blockchain

Yasal Uyarı: Bitcosar.com’da yer alan yazılar ve makaleler yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir. Tamamen bilgilendirme amaçlıdır. Bu nedenle Bitcosar.com ve sitede yer alan yazı ve makalelerin yazarları yatırım kararlarınızdan, yaptığınız yatırımlardan kaynaklı kâr ya da zararınızdan asla sorumlu değildir.

Blockchain ve Akıllı Sözleşmelerin “Karanlık” Tarafı

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Blockchain teknolojisi, günümüzde bağımsızlık, yasal otorite ve devlet odaklı yönetim için çok büyük bir zorluğu temsil eden “algoritmik gücün” yükselişini iyice belirgin hale getiriyor.

ABD’deki Pensilvanya Üniversitesi’ne bağlı Wharton School’da hukuk ve çalışma etiği profesörü olan Kevin Warbach, Oxford Üniversitesi Hukuk Fakültesi blogu için yazdığı ve 1 Haziran’da (bugün) yayınlanan yazısında, bu konuyu tartışmaya açtı.

Profesör Warbach, yakında piyasaya çıkacak olan “After the Digital Tornado: Networks, Algorithms, Humanity” (Dijital Kasırgadan Sonra: Ağlar, Algoritmalar ve İnsanlık) adlı kitabında, Blockchain teknolojisinin, özellikleri iyice anlaşılmaz ve doğrudan doğruya önü alınmazsa istem dışı tahribata sebep olabileceğini öne sürerek yeni bir tartışmayı başlatıyor.

Warbach’a göre Blockchain ledger’larının değişmezliğinin ve – kendi kendine çalışabilen yazılım kodu ile – akıllı sözleşmelerin kullanımının, her zaman gizli bir “karanlık taraf”ı var.

Warbach, bu araçların aslında insan veya kurumsal arabulucuların zayıf yanlarının üstesinden gelmek için tasarlanmış olduklarını, ancak bunun yerine geçebilecek şekilde, doğasında var olan kendine özgü bir gerilimi de barındırdığını şu sözlerle ifade ediyor:

“Herhangi bir sonuca yönelik sözleşmeler, genellikle kusurludur. Başka bir deyişle, sonuçları, her türlü olası senaryoyu göz önüne alıp tam olarak belirtmezler. Dolayısıyla akıllı sözleşmeler, bu kusuru daha da büyütmüş olur. Bunlar her şeyi ancak, insani yargıların ve seçimlerin ihtiyatlı yorumlayıcılığını eleyerek, kesin sınırlarla belirlenmiş yazılım kodlarıyla açıklayabilirler.”

Geleneksel sözleşmeler, devletin yasal gücünü arkasına alarak insani taahhütlere “dayanak” oluştururken, akıllı sözleşmeler, taraflar arasında otomatik, kodlama ile çalışan karar alma mekanizmalarını kullanır.

Warbach, insani yönetimin hata yapabilirliğinden uzak durmaya çalışmanın, “karşı konulmaz” cazibesine de değinerek, gerçek dünyanın kötü sonuçlara yol açabilecek kusurlu davranışlarını düzenlemek için -ki bunları kimin çözecek güce sahip olduğu henüz net değildir-  “mükemmel akıllı araçlar”a olan inancın henüz çok güçlü olduğunu da, şöyle belirtiyor:

“Değişmezliğin karanlık tarafı, geçerli işlemlerin bir Blockchain üzerinde kolayca tersine çevirilememesidir, geçersiz ya da yasadışı olanların var olması değildir. Değişmezlik, açık bir çaresi bulunamayan ve felakete yol açan hatalar için bir potansiyel yaratır.”

Warbach kitabında, Blockchain teknolojisinin, daha geniş bir şekilde, “özgürlük ve baskılar arasındaki keskin kenar üzerinde dengede duran” bir yönetim metodu olarak ele alınması gerektiğini yazıyor.

Bu yüzden Oxford Üniversitesi Hukuk Fakültesi blogu için yazdığı  makale de, Warbach’ın “tasarımla yönetim” olarak adlandırdığı bir yaklaşımı önererek son buluyor.

Warbach’a göre bu, “mükemmel değişmezliğin, kabul edilemez kırılganlığı da içeren” ve yönetim mekanizmalarına -sonradan eklenen değil- teknoloji ilerledikçe sistematik olarak entegre edilmeye ihtiyacı olan “sistemler yarattığını” kabul etmek anlamına geliyor.

Blockchain ve Akıllı Sözleşmelerin “Karanlık” Tarafı