Vitalik Buterin, Ethereum’un yaklaşmakta olan İstanbul hard forkundan sonra saniyede 3.000 işlemi destekleyeceğini iddia etti.
Peki bunun sonucunda yeni bir Ethereum koini ortaya çıkar mı? Ethereum ağındaki işlem trafiğinde bir artış bekleyebilir miyiz? Bu artış, ETH’nin fiyatını etkiler mi?
Ethereum yavaş
Herkesin bildiği gibi Ethereum çok yavaş. Fakat neden bu kadar yavaş? Finansal hizmetler için yeterince hızlı görünüyor. İnsanların “Ethereum yavaştır” derken anlamadıkları şey, her ne kadar tam tersi gibi görünse de, bunun çok harika bir şey olduğu. ETH’nin en büyük avantajı, kullanıcıların hesaplama gerçekleştirmek için (“gas” şeklinde) ödeme yapmasına olanak tanımasıdır.
Ethereum’un ağında meydana gelen tıkanma, Ethereum kullanarak ödeme yapan insan sayısının bu ağdaki kapasitesiyi aştığını gösterir.
Bir örnekle açıklamak gerekirse, bir Apple mağazanız var ve kapıda yeni çıkan Iphone’u almak için kuyruğa geçmiş bir sürü insan var. Ne kadar çok müşteri varsa kâr da o kadar fazla olur. Bu durumda, kasada ödemeleri alırken sırayı bitiremediğiniz için yavaş kalırsınız. Ama bu durumdan siz şikayetçi olmazsınız ancak telefonu almak isteyen müşteri, ödeme işlemlerinde yavaş olduğunuzu düşünebilir.
“Dünya bilgisayarı” diye bir şey yok
Hesaplamalar konusunda fikir birliğine varmanın masraflı olduğu anlaşıldı, Ethereum’un yavaşlığının sebebi de bu. İstanbul, Ethereum’un fikir birliğini daha hızlı hale getirecek. Ancak “dünya bilgisayarı” terimi biraz abartılı, çünkü tüm dünyanın hesaplama gereksinimlerinin tek bir cihazdan karşılanabileceğini öne sürüyor ama saniyede 3,000 işlem bile yapamıyor. Ethereum’un şu anki durumu, “dünya bilgisayarından” çok, Alex Winter’ın Blockchain belgeselinin adı olan “Güven Makinesi”ne benziyor.
DApp diye bir şey de yok
“Merkezi olmayan uygulama” (DApp) nedir? Kafa karıştıran, karışık bir metafor. “App” kelimesi akıllı telefonların yükselişinden ve doğal olarak “App Store” un yükselişinden ayrı düşünülemez. Dolayısıyla, “DApp” derken, buna benzer, olasılıkların ve yaratıcılığın sonsuz olduğu bir platform betimlemiş oluyorsunuz. Bu düşünce yeterince kusurluyken, orijinal Ethereum White Paper’ında Turing testini tamamlamış bir “Dünya Bilgisayarı” yaratmaktan bahsedilince akıllar daha da karıştı. Fikir birliği ile çalışan hesaplamalar masraflı olduğundan, fikir birliğinin bedelini düşürseniz de, fikir birliği kullanmadan çalışan hesaplamalardan her daim daha maliyetli olacaktır.
Otomatlar
Fikir birliğinin maliyeti düşünülünce, Nick Szabo’nun “Vending Machines” (Otomat) dediği şeyi gündeme getirmek daha mantıklı gözüküyor. Eğer bir kod satırı herhangi bir değer taşımıyorsa, neden daha hızlı, daha ucuz, daha merkezi bir ortamda çalıştırmayasınız ki? Böylelikle değeri saklama, iletme, satın alma, satma, bölme, paylaşma veya başka şekillerde işleme uygulamaları azalır. Bu, uygulama pratik olacağı gibi, merkezsiz borsalar, token takasları, elverişsiz token satışları, token ihracı (ICO veya STO) sözleşmeleri, borç verme ve isteğe bağlı finansal ürünler (DeFi) gibi akıllı sözleşmeler anlamına da gelir. Eğer bir “Dünya Bilgisayarına” sahip olsaydık (ama yok), DApp’ler hakkında konuşmak mantıklı olabilirdi ama o zamana kadar elimizde otomatlar var.
Borç verme makineleri
Dijital varlıkların teminatlandırılması ve ödünç verilmesiyle ilgili akıllı sözleşmelere bugünlerde çok ilgi duyuluyor. Özellikle ETH, nispeten büyük bir likidite havuzuna ve çok yüksek bir programlanabilirliğe sahip olduğundan, iyi bir konumda. DeFi, birçok programlanabilir dijital finansal ürün seti olduğu anlamına gelir ancak şu anda en çok dikkat çeken fikir “Lending Machine” (Borç Verme Makinesi). Özellikle, borç verme kısmı çekici geliyor çünkü mevcut DeFi protokolleri yüzde 10’a varan faiz oranları uyguluyor. Bu kripto para açısından “katil bir uygulama”dır, çünkü geleneksel bankalar uzun zamandır yüzde 0’a yakın faiz uyguluyor, bu da kripto paraya yeni kullanıcıların geçmesini zorlaştırıyor. Şu anda, DeFi sözleşmelerinde yaklaşık 700 milyon dolar değerinde kripto para hapsolmuş durumda. Piyasaya daha fazla para aktığında bu yüksek oranların devam edip etmeyeceğini göreceğiz.
Kumar makineleri
Diğer bir belirgin uygulama ise kumar uygulamaları. Bu uygulamalar “merkezsiz borsa”ya çok benzer, ancak bu sefer kullanıcılar öngörülebilir bir değeri olan jetonları takas etmek yerine, sonuçları hiçbir şekilde öngörmeden jeton takası yaparlar. Akıllı sözleşmeye dayalı kumarın, diğer çevrim içi kumar biçimlerine nazaran en büyük avantajı, bariz bir şekilde adaletsiz olan merkezli makinelerin aksine, makinenin “kanıtlanabilir bir şekilde adil” olup olmadığını oyunculara göstermesidir.
Hız ihtiyacı
Eğer otomatlar, borç verme makineleri ve kumar makinelerinden başka bir şey inşa etmeyeceksek, gerçekten hıza ihtiyacımız var mı? “Merkezsiz borsaların” tedarikçileri, belirli bir hıza ulaştıklarında, “merkezi borsaların” likiditesine erişebilecekleri konusunda ısrar ediyorlar. Ancak tarihsel olarak, likidite her zaman yüksek frekanslı işlem alanlarına doğru yönelmiştir ve güvenilir hesaplama her zaman ve güvenliksiz bir hıza ağır basacaktır.
Hız artışıyla ilgili en harika şey, mevcut uygulamaların kapasitesini artırmak ve benzer uygulamaların Ethereum’da çalışmasını sağlamak olacaktır. Fakat Ethereum Istanbul’daki hız artışıyla henüz görülmemiş uygulama türleri üretme olasılığı düşük görünüyor.