Gerçek ekonomide merkez bankalarının üzerinde bir güç vardır. Bu güç piyasadır. Gerçek piyasa ise ekonomik hayatın tamamıdır. Mahalle pazarlarından alınan sebzelerden tutunda tüm dış ticaret işlemlerine kadar gerçek ekonominin tüm alanları piyasanın bir parçasıdır.
Piyasayı tamamen serbest bıraktığımız takdirde tüm aktörler sağlam ve sınırlı bir paraya doğru hareket eder. Bunun tarihteki karşılığı ise bugüne kadar Altın ve Gümüş olmuştur. 2008 krizinden sonra buna ek olarak dijital altın olarak tasarlanan Bitcoin (BTC) eklenmiştir.
Tarihte hiçbir zaman sınırlı para rejimleri hiçbir zaman ekonomik kriz ile sonlanmamıştır. Devamlı olarak siyasi kararlar ile sınırlı para rejimlerine yani altın ve gümüşe para miktarını arttırmak amacıyla son verilmiştir.
Piyasa, sınırlı parayı sever!
Piyasaya müdahale edilmediğinde piyasa, daima sınırlı parayı arar. Böylece ekonomik aktörlerin doğru risk almasını sağlar. Sınırsız para rejimlerinde ise merkez bankaları nasıl olsa sınırsız para basacağı için ekonomik aktörler aşırı risk alma eğiliminde olurlar.
Sınırsız para rejimlerinde devlet ya da merkez bankası kafasına göre para basacağı için bu durum tasarrufu değil borçlanmayı teşvik eder ve ekonomik sistemin dinamiklerine zarar verir. Dolayısıyla ekonomik sistem, dış etkenlere karşı çok daha fazla kırılgan hale gelir.
Korona salgını 2020 yılında dünya ekonomisini çökme noktasına getirirken, 1918 yılında çok daha kötü bir hastalık olan İspanyol Gribi büyük bir ekonomik kriz meydana getirmedi. Çünkü 1918 yılında dünya ekonomisi %100 altına bağlı bir para rejiminden daha yeni çıkmıştı ve bugünkü gibi tamamen sınırsız para rejimi yoktu.
Amerika, 1971 yılında dolar ile altının bağını komple kopartıp tüm dünyayı tarihte ilk defa küresel olarak sınırsız para rejimine sürükledi. Bu tarihten beri piyasa, dünyanın rezerv parasını tekrar değer kazanan, yani sağlam ve sınırlı bir para rejimine döndürmeye çalışıyor.
Bunun gerçekleşebilmesi içinde tam anlamıyla büyük küresel bir kriz yaşamamız gerekiyor. Dolar aşırı artmalı, sınırsız dolar rejimi çökmeli, zombi şirketler ile rekor kıran borsalar çökmeli, emlak ve bono piyasaları ise adeta çakılmalı.
Zaten piyasa 1998 LTCM olayı, 2008 Krizi iki kere bu çakılma sürecinin ucunu gördü. Belki 2020 Mart ayında yaşanan piyasa erimesini de buna katabiliriz. Lakin her defasında merkez bankaları sınırsız para bastıkları için piyasanın sebep olduğu bu boşlukları geçici olarak kapatmaya çalıştı.
Birçok ekonomist, bugün merkez bankalarının ekonomi dünyasında tek aktör olduklarını ve sonsuza kadar sınırsız para basarak bu çakılmayı veya bu çöküşü veyahut da adına ne derseniz deyin bu krizi engelleyeceklerini düşünüyor ve inanıyor.
Tarih ise bize diyor ki; sınırsız para rejimleri zaten deflasyonist bir çakılma ile değil tam tersine enflasyonist bir patlama ile sona erer. Dolayısıyla piyasa sınırsız rezerv parayı, balonlaşmış borsa, emlak ve bono varlıklarını çökerterek değil aşırı bir enflasyonla adeta gerçek değerlerini eriterek bitirir. Bu erime sürecinde ise sınırlı olan paralar Altın, Gümüş ve yeni sınırlı para olan Bitcoin çok yüksek oranlarda değer kazanır. Bu ise aşırı ve çok hızlı olursa hiperenflasyon meydana gelir. Hiperenflasyonun ön şartı ise toplumun ekonomide devletin (veya merkez bankasının) daima kendisini kurtaracağını düşünmeye başlamasıdır ve inanmasıdır…